Bıçakla adam öldürme ve teşebbüs, ceza hukuku açısından önemli ve karmaşık bir konudur. Bu tür olaylarda, failin niyetinin yanı sıra eylemin gerçekleşme şekli ve sonuçları da dikkate alınır. Örneğin, mağdur kişiye yönelik saldırı esnasında fail, öldürmeyi planlar. Yani, failin amacı başından itibaren insanı öldürmek iken, çeşitli nedenlerle bu amaca ulaşamaması durumu söz konusu olur. Yazımız içeriğinde Avukat Fatih BAYNAZ, Bıçakla Adam Öldürme ve Teşebbüs konusuna ilişkin ayrıntılı bilgiler paylaşacak.
Ne Anlatıyor;
- 1 İçerikte Neler Var?
- 2 Bıçakla Öldürme
- 3 Bıçakla Öldürmeye Teşebbüs
- 4 Bıçakla Öldürme ve Bıçakla Öldürmeye Teşebbüs Arasındaki Farklar
- 5 Bıçak Türüne Göre Farklılıklar (katlanır bıçak, mutfak bıçağı vb.)
- 6 Olayın Gerçekleştiği Yer (Ev, Sokak, İşyeri vb.)
- 7 Mağdur ve Fail Arasındaki İlişki (Aile, Arkadaş, Yabancı vb.)
- 8 Savunma Hakkı ile Haklı Tahrik Gibi Özel Durumlar
İçerikte Neler Var?
Öldürmeye teşebbüs, özellikle ceza hukuku uygulamalarında önemli yer tutar. Fail, kasten bir kişiyi öldürmek isterken, amacını gerçekleştiremezse, sonuçlar açısından önemli farklılıklar ortaya çıkar. TCK 81 madde hükmüne göre, kişinin yaşamına kastedildiğinde ve ölüm gerçekleştiğinde, kasten adam öldürme suçu olarak değerlendirilir.
Bıçakla Öldürme
Bıçakla öldürme, Türk Chttps://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5237.pdfeza Kanunu’nda önemli suç olarak tanımlanmaktadır. Suçun işleniş biçimi, cezanın belirlenmesinde belirleyici rol oynar. Türk Ceza Kanunu’nda silah kavramı oldukça geniş çerçeveye sahiptir. Yargıtay, kasten yaralama amacıyla kullanılan birçok nesneyi silah olarak kabul eder. Bu bağlamda, bıçak da bir silah olarak değerlendirilir.
Ayrıca kasten öldürme suçunun bıçak gibi aletle gerçekleştirilmesi, cezanın artırılmasına yol açan durum olarak görülür. Bıçağın, sıradan yaralama eyleminden ziyade, daha ağır suç olarak değerlendirilmesine olanak tanır. Kasten yaralama suçu, ceza hukuku kapsamında oldukça önemlidir. Ancak yaralama eylemi, mağdurun sağlık durumu dikkate alındığında değişiklik gösterir.
Bıçakla Öldürmeye Teşebbüs
Bıçakla öldürmeye teşebbüs olayın eğer yaralama sonucu mağdurun durumu ele alınır. Basit tıbbi müdahale ile düzeltilebilecek kadar hafifse mahkeme, mağdurun şikâyeti üzerine dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verir. Yani, eylemin sonucunun ağırlığı, cezanın belirlenmesinde önemli etken olur. Silahla işlenen suçlar ise, ceza yasalarında daha ciddi şekilde ele alınır.
Bıçakla gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi, suçun niteliğini değiştirir. Benzer suçta, cezanın artırılması için şikâyet aranmaz. Bu durum, toplumda güvenlik algısını artırmak ayrıca suçun ciddiyetini vurgulamak amacıyla yapılır. Örneğin, bıçak kullanarak yapılan yaralama eyleminde, ceza, şikâyet olmaksızın yarı oranında arttırılır. Böylece failin alacağı cezayı önemli ölçüde etkiler.
Bıçakla Öldürme ve Bıçakla Öldürmeye Teşebbüs Arasındaki Farklar
Bıçakla öldürme ve bıçakla öldürmeye teşebbüs arasındaki farklar, ceza hukuku açısından önemli konudur. Eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağı, birçok faktöre bağlı olarak değerlendirilir. Öncelikle, fail ile mağdur arasında mevcut olan husumet durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Husumetin varlığı, nedenlerin derecesi, eylemin niteliğini belirlemede kritik rol oynar.
Ayrıca, failin suçta kullandığı saldırı aletinin türü, darbe sayısıyla darbelerin şiddeti de önemlidir. Aynı zamanda mağdurun vücudunda oluşan yaraların yerleri, nitelikleri ve nicelikleri gibi unsurlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle, failin eylemi gerçekleştirme biçimi de önemlidir. Örneğin, failin hedef seçme imkânı olup olmadığı, fiili kendiliğinden sonlandırıp sonlandırmadığı gibi durumlar, suçun niteliğini etkileyen önemli kriterlerdir. (Bkz. Nitelikli Kasten Öldürme ve Teşebbüs)
Bıçak Türüne Göre Farklılıklar (katlanır bıçak, mutfak bıçağı vb.)
Bıçak türü de cinayet ve teşebbüs konusunda önemlidir. Her olayda ölçütlerin farklılık gösterebileceği unutulmamalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22 Ocak 2019 tarihli kararında hususlar ayrıntılı şekilde ele alınarak açıklığa kavuşturmuştur. Verilen karar, yerleşik Yargıtay uygulamalarının da gelişmesine katkı sağlar.
Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesine göre, suçun icrasına elverişli hareketlerle başlanmış ancak elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması durumunda fail suça teşebbüsten sorumlu tutulur. Bu durumda, suça teşebbüs işlenmesi kastedilen suçun gerçekleştirilmesine yönelik elverişli hareketlerin başlamasıdır. Fakat dışsal engeller nedeniyle suçun tamamlanamaması olarak tanımlar. Burada önemli olan, failin iradesi dışında gelişen engellerle kullandığı bıçak türü gibi unsurlar ele alınır.
Olayın Gerçekleştiği Yer (Ev, Sokak, İşyeri vb.)
Cinayet gibi ciddi suçun işlenmesi durumunda olay yeri, soruşturma süreci ile mahkeme aşamasında kritik öneme sahiptir. Olay yeri araştırması, sadece suçun işleniş şekliyle ilgili değildir. Aynı zamanda suçun arka planıyla ilgili de çok değerli bilgiler sunar. Olay yerinin incelenmesi, sadece cinayet vakalarında olmayıp tüm adli olaylarda benzer önem taşır.
Hangi koşullar altında, ne zaman ayrıca nasıl gerçekleştiği gibi unsurlar, suçun doğasına dair değerli bilgiler sunar. Örneğin, cinayet evde veya işyerinde işlenmişse, bunun hem failin hem de mağdurun psikolojik durumunu anlamak açısından farklı sonuçları doğurur. Aniden gelişen olay ile önceden planlanmış cinayet arasındaki fark, soruşturmanın seyrini de belirler.
Mağdur ve Fail Arasındaki İlişki (Aile, Arkadaş, Yabancı vb.)
Mağdur ve fail arasındaki ilişki, adli olayların dinamiklerini etkileyen önemli faktördür. Örneğin, cinayet veya saldırı vakasında fail ile mağdurun aile üyeleri olması, olayın arka planında karmaşık duyguyla çatışmayı beraberinde getirir. Aile içindeki sorunlar, geçmişte yaşanan travmalar veya miras kavgaları gibi etkenler, suçun işlenmesine zemin hazırlar.
Arkadaşlar arasında meydana gelen suçlar ise başka boyut kazandırır. Yakın arkadaşlıklar, çoğu zaman derin bağ oluşturur. Fakat bu bağın sarsılması veya ihanet gibi durumlar, ciddi sonuçlar doğurur. Arkadaşlar arasında gerçekleşen çatışmalar, genellikle kıskançlık, rekabet veya farklı bakış açıları nedeniyle alevlenir. Tüm bunlar ceza hukukunda ayrı ayrı düşünülür.
Savunma Hakkı ile Haklı Tahrik Gibi Özel Durumlar
Ceza hukukunda en fazla tartışma yaratan unsurlardan biri, savunma ile saldırı arasındaki orantılılık ilkesidir. Eğer kişi, saldırıya karşılık olarak orantılı güç kullanmazsa, meşru müdafaa hükümlerinden yararlanamaz. Bu noktada, savunmada aşırıya kaçılması durumu ortaya çıkar.
Haksız tahrik, ceza hukukunda diğer önemli savunma mekanizmasıdır. Meşru müdafaa hükümleri kapsamına girmeyen, ancak failin ruh halini etkileyen durum söz konusu olduğunda, haksız tahrik hükümleri devreye girer. Bu kapsamda, failin eylemi tahrik altında gerçekleştirdiği ayrıca bu durumun kişisel sınırı aştığı kabul edilir. Haksız tahrik durumunda, failin ceza sorumluluğunda indirim uygulanır.